İçeriğe geç

Hakkında

Hakkında

Zahide Ayyıldız, ilköğretimini Acıbadem İlkokulu’nda, orta ve lise öğrenimini ise Çamlıca Kız Lisesi’nde tamamladı.

Üniversite eğitimine İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, İktisat bölümünde başladı. 1989 yılında İ.Ü. İktisat Fakültesinde araştırma görevlisi olarak akademisyenliğe ilk adımını atmış oldu.

Yüksek Lisans ve Doktorasını İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Para ve Banka Bilim dalında tamamlayıp, İktisat Fakültesi İktisat Teorisinde Yardımcı Doçent olarak eğitim görevine başladı. Halen aynı anabilim dalında görevine devam etmektedir.

1998 yılında Hava Harp Okulu’nda, İktisat’a Giriş, Kamu Ekonomisi ve Türkiye Ekonomisi derslerini vermeye başlayan Zahide Ayyıldız Onaran, 2002 yılı sonlarında Amerika’ya giderek, 2004 Şubat ayına kadar Texas eyaletindeki Midwestern University’de misafir öğretim üyeliği yaptı.

Hobileri; astroloji, müzik, kitap, deniz, yüzme, tenis, kayak, voleybol, seyahat, film yazmak, organizasyon, sürprizler ve yemek yapmaktır.

Kendisi; gülmenin, sıcacık bakmanın, pozitif olmanın, yaptığı işi sevmenin ve kendisiyle yüzleşmenin eğitimin birinci asıl basamağı olduğuna inanmaktadır. Yaşamda yarın olmadığını, doğru ve yapmak istediğin her şeyi bugün yapmak gerektiğine inandığını, başkaları için verilen tavizlerin kendi yaşamına haksızlık olduğunu düşünmektedir. Hayatın bumerang olduğunu yaptığınız iyiliğin de kötülüğün de eninde sonunda yaşamınıza geri döneceğini, hem de en acı ve en mutlu şekilde etkileyeceğini düşünmektedir. İftira atmak, dürüst olmamak, yalan söylemek sadece karşınızdakini bir anlık etkilediğini; sizi ise ömür boyu etkileyeceğini ve  insanları yargılamanın küçük görmenin aslında farkında olmadan kendine yapılan eleştiri olduğunu savunmaktadır. En çok da hayatta zavallı, aç, korkak hayat felsefesi olan insanların kazandıklarını zannederken aslında uzun vadede kaybedeceklerini düşünmektedir.

Eğitmenliğin elinde güçlü bir silah taşımak olduğunu, bunun hakkının o silahı ateşlemek değil tam tersine ateşlememeyi başarmak gerektiğini söylerken hak etmeyenlerin, emek harcamayanların, kendini geliştirmeyenlerin hoca yada öğretmen sıfatını taşımalarının mesleğe haksızlık olduğunu ve en büyük korkusunun egosuna yenilerek kültürlü eğitimsizler arasına girmek olduğunu tekrarlamaktadır.

Hayatının nefesi ve en sorunsuz en güzel armağanının oğlu Ömer Bartu olduğunu söylemektedir. İçindeki enerjiyi öğrencileri arkadaşları ve sevdikleriyle paylaşmanın kendisine bir ödül olduğunun altını çizmektedir. Babasının kayıtsız şartsız desteğiyle, geniş kitap hazinesiyle, eğitim hayatının önünü açan ve kitap okuma alışkanlığı kazandıran rol modeli olduğunu üniversitesinde ise İzzettin Önder, Erdoğan Alkin ve özellikle Türkel Minibaş’ın bunu devam ettirdiğini vurgulamaktadır.  Hava Harp Okuluna gitmesinin kendisine bambaşka bir rüyayı yaşattığını da eklemektedir.